BEN BİLİRİM DİYEN GERÇEĞİ GÖREMEZ….

Her devirde gelen elçiyi inkar edenlere, Rabbimiz (cc.) elçiyi inkar ettiklerinden dolayi kulaklarini ve kalplerini mühürleyip, gözlerinede bir perde indirmiştir. Bu yüzden gerçeği göremeyip, inkar etmişlerdir. Bu perde, Allaha teslim olmak yerine,
Rabbimizin Mü’min Sûresi / 83.Ayet’te buyurduğu üzere;
“Peygamberleri kendilerine açık delil (ve mucize)lerle geldiği zaman, kendi yanlarındaki (beşerî) bilgilerle şımar(ıp gururlan)dılar. Sonunda (peygamberleri) alaya aldıkları şey(in cezası) kendilerini kuşatıverdi.” Ayeti sırrıyla,
Kendi akıllarına ve bilgilerine güvenerek, benlikleriyle, Allah bilir diyip teslim olmak yerine, ben bilirim diyip nefsini ilah edinmiş ve şirke düşmüşlerdir.
Rabbimizin (cc.) insana vermiş olduğu bilgi, akıl, irade, mevki, makam her ne varsa Yanlızca Onun Rahmetiyle, Kudretiyle ve İradesiyle insanda bulunan nimetlerdir. İnsan bu nimetlerle yaşarken, Rabbinin imtihanı karşısında, kendisine bu aklı, iradeyi ve hayatı veren Rabbini, sahibini unutup, kendisine verilen azıcık akıl ve bilgiyle, farkedemeden nefsinle ve benliğinle, Rabbimizin hikmetine, imtihanina mücadeleci kesilip, Rabbimizin imtihanı/tuzağı karşısında kendisinden çok emin bir halle “Kendilerine yazık eden topluluktan başkası Allah (cc.)’ın tuzağından emin olmaz.” (Araf 99)…. ayetine muhattap olmaktadır.
Rabbimiz; (cc.) A’râf Sûresi / 12.Ayette;
“(Allah, İblis’e:) “Sana emrettiğim zaman, secde etmekten seni men eden nedir?” dedi. (İblis de:) “Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” diyerek iblis….
Allah (cc.)’ın hikmetine, ilmine boyun eğmeyip, kendisinde olanı, kendi idrakince doğru görüp, üstün görüp Rabbine karşı kibirlenmiş ve asi olmuştur.
Rabbim insanlara aczini bilip teslim olmaları için her türlü misali kuran-i kerimde haber vermiştir ve yine Rabbimiz insanlara kendilerine güvenmemeleri ve teslim olmaları için başka bir ayetinde de;
A’râf Sûresi / 99.Ayet
“Onlar, Allah’ın (azap) tuzağından (kurtulup) emin mi oldular? Fakat (nefislerine uyup) kendilerine yazık eden topluluktan başkası, Allah’ın tuzağından emin olmaz.” buyurmuştur.
Rabbimiz (c.c.); her dönemde insanları imtihan etmiştir.
Musa (a.s)’ın Firavunun himayesinde büyümesi, hata ile bir adamı öldürmesi, ve sonra insanların karşısına çıkıp ben Allahın peygamberiyim demesi,
İsa (a.s.)’ın babasız doğması,
Peygamberimiz (s.a.v.)’in, incilde Faraklit (Tesellici) adıyla geçtiği halde Peygamberimiz (s.a.v)’in Muhammed adıyla vazifelendirilmesi, İnsanların gözünde okuma yazma bilmeyen, çobanlık yapan, yetim olan, mağara ya gidip gelen cinlenmiş biri olarak bilinmesi, Rabbimiz (c.c.)’in göndereceği elçilerini açık bir şekilde haber vermediğinin,”Mü’minler ancak gayba inanırlar” ayetinin sırrıyla, her dönemde farklı şekillerde insanlığı imtihan ettiğinin ispatıdır.
Rabbimiz her Elçi geldiğinde insanları farklı sekillerde imtihan ettiğini kuran-i kerimde bizlere türlü misallerle önümüze koymuştur.
Bütün bunları düşünerek ve Mehdi (as)’ın tebliğ sayfasında Allah’in ELÇİSİ ve NEBİSİ olduğunu ayet ve hadislerle ortaya koyup ispat etmesine rağmen HALA;
BEN BİLİRİM, BENİM HOCAM BİLİR, BENİM ŞEYHİM BİLİR, GOOGLEDEN BAKARIM DOGRUYU BULURUM diyerek Allah’a teslim olmak yerine kendi aklına güvenen, mücadele eden Allahın HESABINA ve AZABINA hazırlasın.
Kimse kendi aklınla, bilgisinle, sonsuz ilim sahibi olan Allah’ın (cc.) imtihanından geçemez. O sebeptendir ki, her Elçi geldiğinde ilk önce alimler, bilginler kendi aklına ve bilgilerine güvenerek karşı çıkmış ve inkar etmişler. Halkın aşağı gördüğü, cahil gördüğü, Köle olan Bilal-i Habeşi, Zeyd Bin Harise gibi, Yarabbi ben aciz bir kulunum, ben bilmem sen bilirsin, diyip Rabbine sığınıp teslim olanlara rabbim doğruyu göstermiştir.
Rabbimiz (cc.) inşallah bütün bir topluma bu büyük imtihan karşısında Allah’a (cc.) sığınıp, ya Rabbi sen bilirsin, bana yardım et, beni doğruya ulaştır diyerek, sabırla namazla duayla Allah’tan (cc.) yardım istemeyi nasip eylesin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like